2013 yapımı,
terry gilliam'in müthiş filmi! başrollerde
christoph waltz,
lucas hedges,
melanie thierry ve
matt damon yer almakta.
bu filme burada denk gelmiştim geçen gün ve hemen izleme listeme atıp biraz önce izledim.
filmimiz, günlük hayatına devam eden bir adamın
hayatın anlamı'nı bir telefon aramasıyla beklemesi ekseninde ilerliyor. bu esnada tanıştığı güzel bir kadınla sanal alemde birlikte olan ana karakterimiz, bir de genç bir erkek dost olmaya başlıyor.
entrynin devamını filmi izlememiş olanlar okumasın lütfen.
***
aslında, ana karakter qohen'in yanızlığı ve her şeyin hiçbir şeye dönüşmesi benim
salt gerçeklik olarak tanımladığım kavrama o kadar uyuyor ki, bu yüzden filmi pür dikkat izledim. çünkü ben salt gerçeklik'e şöyle diyorum; "
varoluş en temelde hiçbir insanın tercihi değil. haliyle, bir insan ne kadar iyi veya kötü bir hayat yaşarsa yaşasın, yaşantısı yüzünden asla yargılanamaz ya da ödüllendirilemez."
işte qohen tam bu konseptte bir varoluş çıkmazı içerisine düşmüş. ancak o çıkmazın olduğu, yani yaşadığı yer bile bir kilise. ve o kilisedeki
hz. isa heykelinin kafa kısmında dahi kamera var. her salisesi izleniyor qohen'in. ancak garip bir şekilde bu durumdan rahatsız olmuyor. çünkü dışarısı daha kötü. her şey yasak ve
bireysellik öyle bir
bencillik çamuruna bulanmış ki, kişiye özel, onu caddede birkaç saniyeliğine takip eden reklamlar bile var. o kişi sanal aleme geçtiği ansa özel hissettirilmeye çalışılıyor. oysa kendisinin huzur bulduğu herhangi bir mekan veya insan, herkes için mevcut.
çok şey yazarım bu filmle ilgili ancak daha az önce bitirdiğim için ileri vadede kesinlikle bir kere daha izlemem lazım.
matt damon'ın
tanrı kompleksi ise çok hoşuma gitti. kızın qohen'e söylediği "bana ihtiyacın var, benim de ihtiyaç duyulmaya ihtiyacım var" cümlesi tam da modern yüzyıl ilişkilerini anlatmakta.
nefis film. kesinlikle izleyin.
ayrıca;
(bkz: kaos teorisi)